LİDERLERİN DAVOS MESAJLARI

Davos'ta yaşananların iç siyasette hiç yankılanmaması beklenemezdi. Nitekim dün grup toplantılarına damgasını vurdu. Liderler, konuşmalarında Davos'a geniş yer ayırdı.
İlk tartışma Davos'un seçimlere nasıl yansıyacağından başladı. Öteden beri 'dış politika konuları' seçimlerin önemli malzemelerinden... İktidarlar da, muhalefet partileri de dış gelişmeleri oya tahvil etmek için sonuna kadar kullanır. Bir Türkiye gerçeğidir bu.

Başbakan Erdoğan'ın Davos'ta İsrail Cumhurbaşkanı Şimon Peres'e rest çekerek paneli terk etmesinin seçimlere etkisinin hiç olmayacağı söylenemez. Bir şekilde etki edecektir. Sıcağı sıcağına yapılan anketler Erdoğan'ın hatırı sayılır oranda destek sağladığını gösteriyor. Daha sandığa iki ay var. Türk seçmeninin, kararını son anda verdiği dikkate alındığında siyaset için uzun bir süre olduğu söylenebilir.

Kritik bir seçimin menzili içindeyiz. Partiler, bugün yarın renkli geçeceği anlaşılan kampanyalarına start verecek. Ve sokaklar kısa süre içinde seçimin havasına büsbütün girecek. AK Parti, seçim stratejisini baştan sona Davos üzerine oturtmayacak. Yerel iktidarlardaki başarısı AK Parti'nin en büyük kozu. Erdoğan, başbakanlık koltuğunu belediye başkanlığı performansına borçlu... Davos'un, sonuçları bir nebze etkilese bile seçimin kaderini tayin edecek, neticeyi belirleyecek bir faktör olduğunu sanmıyorum.

Dünkü grup toplantılarına dönersek... İlk MHP lideri Devlet Bahçeli konuştu. Bahçeli, Erdoğan'ın tepkisini 'meşru ve yerinde' diye nitelerken Irak gibi, AB gibi diğer dış politika konularında aynı duruşu niye tekrarlamadığını sordu. MHP'nin benzer üslubu, seçim meydanlarına da taşıyacağı ortada. AK Parti Davos dedikçe MHP, Irak ve AB diye karşılık verecek.

CHP Genel Başkanı Deniz ******'ın Davos'a ilişkin söyledikleri Bahçeli ile benzerlikler taşıyordu. ******, Erdoğan'ın haksızlığa tepkisini doğru bulurken hükümetin Hamas'ı yok saymayan politikasını eleştirdi.

AK Parti'nin grup toplantısına ilgi yoğundu. Milletvekillerinin yanı sıra partililer de Erdoğan'ı dinlemek için Meclis'e geldi. Davos'un estirdiği hava grup salonuna da yansıdı. Başbakan, sözünün başında Davos'ta yaşananları "Arzu edilmeyen olay." diye niteledi, ardından oturumu yöneten gazeteciye yüklendi. "Moderatör bir başbakanın omzuna elini atamaz. Bu edepsizliktir." dedi ve ekledi: "Eğer ben orada diplomatik davranmamış olsaydım, benim başka bir şey yapmam gerekirdi. Ben onu yapmadım."

Başka bir şey yapmaktan kasıt ne olabilir? Herhalde güç kullanmak, el hareketiyle mukabele etmek olmalı. Erdoğan, Davos yüzünden kendisini eleştirenlere değinmeden geçmedi. İsim vermeden CHP'li Onur Öymen'i monşer siyaseti yapmakla itham etti. Öymen, olayı ilk değerlendirdiğinde Erdoğan'ın tavrını hatalı bulmuştu. ******'ın olumlu yorumu ve kamuoyundaki hava onu da etkiledi ve görüşünü değiştirmek zorunda kaldı.

Başbakan'ın, konuşmasında sadece Gazze'de değil İsrail'de hayatını kaybeden çocuklara karşı da aynı duyguyu beslediğini söylemesi önemliydi. Erdoğan'ın en önemli mesajı, Türkiye'de yaşayan Musevi vatandaşlaraydı. Yahudi cemaatinin onursal başkanı ile telefon görüşmesi yaptığını anlatan Erdoğan, "Telefon numaramı verdim. Herhangi bir sıkıntınız olduğunda arayın. Anında takipçisi olacağım." dediğini aktardı.

Başbakan'ın bu konudaki hassasiyeti doğrusu takdire şayan... Doğrusunu da yapıyor. Gazze duyarlılığını istismar ederek farklı yönlere çekmek isteyenler küçük, marjinal gruplar olabilir. Erdoğan'ın tavrı bu açıdan çok önemli. Türkiye'deki Yahudi karşıtlığından endişe eden uluslararası Yahudi örgütlerine de verilmiş bir mesaj.

Anlaşılan o ki; Davos'ta yaşananlar siyasetin gündeminden düşmeyecek, seçim meydanlarında da sık sık hatırlanacak.